USD39,81
%-0.05
EURO47,03
%-0.07
EURO/USD1,18
%-0.26
BIST10.080,35
%0
Petrol67,07
%-0.06
GR. ALTIN4.268,34
%-0.18
Fahri TAN
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Turizm Sektöründe Neden İşler Yolunda Gitmiyor?

Turizm Sektöründe Neden İşler Yolunda Gitmiyor?

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

TURİZM SEKTÖRÜNDE NEDEN İŞLER YOLUNDA GİTMİYOR

Bakanlık yetkililerimiz bu görüşe katılmayacaklardır ama reel durum ortada. Turizmde ‘rekorlar’ kırıyoruz ama otelcilere sorunca durumun açıklanan resmi rakamlarla örtüşmediğini görebiliyoruz.
Peki, Turizm Bakanlığı rekorlar kırdığımızı müjdelerken otellerimiz neden boş. Nerede bu turistler??!!
Turizm bakanlığı verilerinin kaynakları sadece gümrük kapıları olursa bu bizi yanıltır. Çünkü ülkeye giren her turist otellerde konaklamıyor. Bu durumda veriler sektör açısında çok anlam ifade etmez. Turizmci, tesisinin doluluğuna bakar. Eşinin dostunun akrabasının hatta arabasının içinde yatan turist konaklama sektörünün derdine ilaç olmaz.
Örneğin, KBS (Kimlik Bildirim Sistemi) verileri kaynak olarak alınırsa kimsenin itirazı olmayacaktır. Çünkü veriler konaklama tesislerinden güvenlik birimlerimize iletildiği için elimizde son derece güvenilir ve kimsenin itiraz edemeyeceği rakamlar olacaktır. Not olarak ekleyeyim, KBS sistemindeki verilerin sadece sayılarından bahsediyorum elbette. Yoksa kimlik bilgilerinin paylaşılması söz konusu dahi olamaz. Zaten KVKK mevzuatına aykırı olduğunu da hepimiz biliyoruz.
Reel durumu göstermeyen istatistik sonuçlarına güven duyulmaz. Aksi takdirde bakanlığın açıkladığı verilere Tüik verileri gibi muamele edileceğinden korkuyorum. Açıklanan tablo harika, hissedilen tablo acı verici.
Bu arada Tüik yetkilileri de kusura bakmasınlar lütfen ama halk arasındaki imajı böyle maalesef. Yoksa ben şahsen Tüik verilerine de Bakanlık verilerine de çok çok güveniyorum.

Bir zamanlar gazlı bir içecek reklamında kullanılan ve dillere düşen bir slogan vardı. “İmaj Hiçbir Şeydir Susuzluk Her Şey”
O zamanlar da bu slogana katılmamıştım şimdi de katılmıyorum. Hatta tam tersini dahi iddia edebiliriz. Çünkü imaj her şey olmasa da çok şeydir.

Şimdi gelelim imajın turizm üzerindeki etkisine ve turizm sektöründe işlerin neden yolunda gitmediğine.
Her şeyden önce turist tatile karar verirken önce hangi ülkeye gideceğine karar vermekle başlar. Ülkemizi bilip tanıyan ve her sene gelen turistlerin bir bölümü tekrar geliyor. Ancak ülkemizde her yıl yeni yatırımlarla artan yatak arzı ve dünya genelinde turizme açılan yeni destinasyonlar ile gelişen rekabet nedeniyle bizim yeni turistleri ülkemize kazanmamız şart. Bunu başarmak için de ülke imajımızın bundan çok daha iyi durumda olması gerekiyor. Ülke imajımız iyi mi kötü mü tartışmasına girmeyeceğim. Bunu kişisel olarak herkes kendince değerlendirebilir.
Şimdi kendimizce bir değerlendirme yapalım. Suriye’de yönetim değişti ve savaş ortamının sona erdiği, hatta öylesine huzurlu bir ortam oluştu ki ülkemizde Suriye vatandaşlarının büyük bölümünün ülkelerine geri döneceği ifade edildi. Gitti gitmedi bilemiyorum ama kendimize şu soruyu soralım. Ben gönül rahatlığıyla Suriye’ye tatile gider miyim? İşte bu noktada imaj devreye giriyor. Giderim diyenler bu ülkenin imajına güveniyor, gitmem diyenler güvenmiyor demektir.

Şimdi kendimizi bir İskandinav’ın yerine koyalım. Kişi başı milli gelirim 60.000 doların üzerinde. İstediğim her ülkede tatil yapma imkanına sahibim. Gideceğim ülkede savaş hali olmasa dahi başıma bir iş gelir mi diye korktuğum bir ülkeyi mi tercih ederim yoksa tatilimde kendimi güvende hissedeceğim bir ülkeye mi?
Sözü çok uzatmadan imajımızı bozabilecek bazı etkenlerin ülkemizde var olup olmadığını soralım.
-Evrensel değerlere bağlı, hukukun üstünlüğünün tesis edildiği, adalete duyulan güvenin üst düzeyde olduğu bir ülke miyiz? En azından dışarıdan böyle mi görünüyoruz?
-Enflasyonist baskılarla tüm sektörlerde maliyetler uçmuş mu? Eğer uçtuysa satış fiyatları nasıl cazip hale gelecek ki rekabet edebilelim? Fiyatlar satın alınabilir düzeyde olmazsa tüketici mal, hizmet vb ihtiyaçlarını gönül rahatlığıyla nasıl karşılayacak?
-Turizm bölgelerinde turizm bilincinden yoksun satıcılar (restaurant, bar, cafe, tekstil, konfeksiyon, vb her türlü satıcı) tarafından turiste taciz, hanut vb. baskılar oluyor mu?
-Turizm destinasyonlarında gürültü ve görüntü kirliliği mevcut mudur? Eğer mevcutsa huzurlu bir tatil yapma imkanı olur mu?

Bu ve benzeri soruları maddeler halinde artırmak mümkün. Ben sadece bir çırpıda aklıma gelenleri yazdım. Tüm bunlar ülke imajımıza zarar verecek etkenler.
Peki bu etkenler ülkemizde mevcut mudur? Bana soruyorsanız; katiyyen, külliyen ve zinhar yoktur. Ama sizi inandıramıyorsam yapacak bir şey de yoktur.

Son olarak, İsrail İran arasındaki çatışmalar (savaş) nedeniyle Mısır ve Dubai’den kaçacak turistlerin ülkemize akın edeceği dile getirilmeye başlandı. Elbette bunun aksini iddia etmiyorum. Bu çatışmalar nedeniyle rotasını ülkemize çevirecek pazarlar olacaktır. Özellikle Bdt ülkeleri bu anlamda kaynak pazar olarak epeyce katkı sağlayacaktır. Ancak “bazılarının felaketi başkalarının fırsatı olur” bakış açısıyla günü kurtarmak bana can acıtıcı geliyor. Hadi duygularımızı bir tarafa bırakıp ‘önce can’ diyerek günü kurtardık. Peki ya sonra, sonraki yıllar?

Ülkemiz yer altı ve yer üstü kaynakları ile büyük potansiyel barındırıyor. Eğer bugün dünyanın süper güçlerinden biri değilsek oturup şapkamızı önümüze koymamız gerek. Bir yerlerde hata mı yapıyoruz? Bunun cevabını arayalım.
‘Ama jeopolitik konum, ama konjonktürel durum, ama, ama’ diyerek işin kolayına kaçmadan.

Herkesin yüzünün güldüğü muhteşem sezonları art arda yaşamak dileğiyle…

Fahri TAN

 

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. 20 Haziran 2025, 18:04

    Saygıdeğer Fahri Ağabeyim, Evrensel değerler, Hukukun üstünlüğü, İnsan Haklarına saygı vs. çok güzel söylemler bunlar. Keşke bunlar olsa bu memleket daha da yaşanır bir hal alır. Arif olan understand.

    • Evet Fatih kardeşim. Keşke olsa. O zaman güzel ülkemiz bir yeryüzü cenneti olabilirdi.
      Dünya hızla ilerlerken biz hala atalarımızın dedelerimizin yaptıkları ile övüneduruyoruz.
      Yani geleceğe değil, geçmişe odaklanıp orada saplanmış durumdayız. Böyle olunca da, geleceğe ilerleyenlerle aramızdaki fark ne yazık ki açılmaya devam ediyor.

Giriş Yap

Travel Türk Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!