Turizmci Cengiz Haydar Barut, Side’yi özgün kılan en büyük zenginliğin, Helenistik, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait kültürel ve arkeolojik varlıklar olduğunu ifade etti.
Abdurrahman Büyükkeskin
Side-Manavgat/Antalya – Antalya Manavgat’ta faaliyet gösteren turizmci Cengiz Haydar Barut, Antalya’da turizmi 12 aya yaymanın en etkili yolunun, sektörde çeşitlilik sağlamak olduğunu belirtti. Side Antik Kenti’nin değerinin, barındırdığı farklı medeniyetlere ait tarihi eserlerde yattığını vurgulayan Barut, “Side’de Roma dönemine ait pek çok tarihi eser mevcuttur. Turistler, İtalya’nın Roma kentinde bulamadıkları Roma dönemi eserlerini burada görebilme fırsatı buluyor. Bu eserlerin en dikkat çekeni ise Side Anıtsal Çeşme’dir.” dedi.
Side’nin, Antalya’nın kültürel, tarihi ve arkeolojik varlıklarıyla turizm açısından büyük bir öneme sahip olduğunu belirten Barut, Side’yi özel kılan unsurlar arasında, Helenistik, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait varlıkların bulunduğunun altını çizdi. Side’deki arkeolojik kazıların, İzmir Efes’ten sonraki en önemli tarihi alan olduğunu belirten Barut, “Bugün müzede sergilenen eserlerin büyük bir kısmı, 1947-1960 yılları arasında Ordinaryüs Prof. Dr. Arif Müfid Mansel ve Prof. Dr. Jale İnan tarafından ortaya çıkarılmıştır. Bu eserler, Helenistik, Roma ve Bizans dönemine aittir. Almanya, Avrupa ülkeleri ve Rusya Federasyonu’ndan gelen turistler, kaldıkları otelden sadece 20 dakikalık bir yürüyüşle Side Antik Kent içindeki bu eserleri bizzat görerek geçmişe yolculuk yapma imkanı buluyor. Side’yi özgün kılan en büyük zenginlik, tarihi, kültürel ve arkeolojik varlıkların çeşitliliğidir.” şeklinde açıklamalarda bulundu.