İtalya’nın Akdeniz’deki ünlü adası Sardunya’da, Servotel danışmanlığında hayata geçirilen ultra lüks resort projesi, zengin yatırımcıların ilgisini çekmeyi başardı.
İSTANBUL – İtalya’nın Akdeniz’deki prestijli adası Sardunya’da Servotel’in danışmanlık görevini üstlendiği ultra lüks resort projesi, servet sahipleri arasında oldukça popüler hale geldi. Londra merkezli olan ve dünya genelinde 43 ülkede 560’dan fazla projeye imza atan Servotel, 40 yılı aşkın süredir yatırımcılar, geliştiriciler, otel şirketleri ve finansal kuruluşlara profesyonel danışmanlık hizmetleri sunuyor.
Yeni nesil liderlik
Servotel, 40 yıllık tecrübesinin ardından 2024 yılında Ömer İsvan ve Ayla Heyfegil önderliğinde genç bir yönetim ekibi oluşturmayı hedefliyor. Ömer İsvan ve Ayla Heyfegil’in mentorluğunda, strateji ve iş geliştirme alanında Robin Kestek, konsept geliştirme uzmanı Deniz Hanif ve kıdemli mimar Merve Heyfegil’in yer aldığı yeni kadro oluşturuldu. Şirketin operasyonları, Londra, İstanbul ve Dubai ofislerinde 40 kişilik deneyimli danışman ekibi tarafından yürütülmekte.
Servotel, masterplan ile küçük ölçekli turizm, rekreasyon, konut ve ofis projelerinde kapsamlı analizler, konsept ve marka geliştirme, iş stratejileri ile finansal modelleme, tasarım yönetimi ve işletme danışmanlığı hizmetleri sağlıyor. 2025’e kadar 17 farklı destinasyonda 30 yeni projenin danışmanlığını üstlenmeyi planlıyor.
Ömer İsvan, lüks kavramının son 10 yıl içinde önemli bir değişim yaşadığını belirterek, geleneksel gösteriş ve şatafattan uzak, daha anlamlı ve rafine deneyimlere yönelim olduğunu ifade etti. Geliştirdikleri projelerde yeni lüks tanımını merkez alarak hareket ettiklerini vurguladı.
Sardunya projesinin, bu yeni anlayışın bir örneği olduğuna dikkat çeken İsvan, projenin dünyanın en zengin ve ünlü isimlerine doğal bir inziva imkanı sunmayı hedeflediğini aktardı.
Sardunya Adası’nda geliştirilen ultra lüks resort projesinin sürdürülebilirlik ve otantik deneyimleri harmanladığını ifade eden İsvan, projeye 2,5 milyon metrekarelik bir alan içerisinde, toplamda 96 anahtar kapasiteli villaların yer alacağını belirtti.
Yaklaşık 280 milyon Euro yatırım tutarına sahip olan projenin İtalya hükümeti tarafından stratejik bir turizm yatırımı olarak değerlendirildiğini söyleyen İsvan, projenin tamamlanmasıyla Sardunya’nın Akdeniz’in en önemli resort destinasyonları arasına gireceğini öngördüklerini aktardı.
Adaya paparazzilerin girişinin yasak olacağını da belirten İsvan, projenin yatırımcısının küresel ölçekte varlık yöneten bir fon olduğunun altını çizdi ve finansmanın uzun vadeli bir perspektifle gerçekleştirildiğini söyledi.
Biliyor Gates ile yapılan görüşmelerde Sardunya projesine duyduğu ilgiyi ifade ettiğini aktaran İsvan, “Bill Gates, projeyle yakından ilgilendi ve burada kalmak istediğini belirtti. Üstelik ‘Buradan nasıl hisse alabilirim?’ diye sordu” ifadelerini kullandı.
Bahamalar’a yönelik 700 milyon dolarlık ada projeleri
Servotel’in 40. yılına özel uluslararası bir adım atarak Bvlgari ile iş birliği içerisinde Bahamalar’daki Exuma bölgesinde özel bir adada geliştirdiği Bvlgari Resort&Mansions Cave Cay projesi de dikkat çekiyor. İsvan, projenin gerçekleştirileceği adanın 1 milyon metrekarelik bakir bir alan olduğunu belirtti. Projenin tamamlanmasıyla 64 anahtar kapasiteli ultra lüks bir otel ve 48 özel konut villa inşa edileceğini dile getirdi. Tüm yapılaşmanın doğanın korunmasını ön planda tutacak biçimde kısıtlı tutulacağını vurguladı. Bvlgari Resort&Mansions Cave Cay projesinin toplam yatırım tutarının 700 milyon doları aşması öngörülüyor. Bu önemli proje, uluslararası bir konsorsiyum tarafından finanse ediliyor ve birden fazla aile fonunun koalisyonuyla hayata geçiriliyor.
Türkiye’nin lüks turizmde sıklıkla adından söz ettirdiğini belirten Servotel Yönetici Ortağı Ayla Heyfegil, Türkiye’nin doğru yatırımlarla daha da cazip hale gelebileceğini ifade etti. Bodrum gibi destinasyonların dünya sosyetesinin radarında olduğunu söyleyen Heyfegil, Türkiye’de henüz keşfedilmemiş büyük bir potansiyel bulunduğunu belirtti. Antalya ve Kapadokya’nın dünya çapında tarihi ve doğal cazibe merkezleri olabilecek kalitede olduğunu ancak bu avantajların değerlendirilemediğini vurguladı. Kaş gibi bölgelerin de yüksek gelir grubuna hitap eden sürdürülebilir projelerle dünya turizmine kazandırılabileceğine işaret etti.
Yabancı yatırımcıların Türkiye’ye ilgisinde, kurumsal ve bireysel profilde iki kategorinin bulunduğunu ifade eden Ömer İsvan, kurumsal yatırımcıların daha temkinli yaklaşırken, bireysel yatırımların daha duygusal ve uzun vadeli baktığını söyledi. Türkiye’nin kredi ödemeleriyle iflas riski taşımayan bir ülke olduğunu hatırlatan İsvan, risk almaktan çekinen kurumsal yöneticilerin, genellikle geçmişi olan veya Türkiye’yi yakından tanıyan kişilerin daha fazla yatırım yaptığına dikkat çekti. Son dönemlerde bireysel yatırımlar ve küçük konsorsiyumların daha sık göründüğünü ifade etti.