Kars benim için kar, kaz ve kaşar diyebilirim. Türkiye genelinde yapılan bir araştırmada da aynı sonucun çıktığını duymuştum. Edirne’den Kars’a kadar olan yolculuklar ve bu iki şehri bir araya getiren coğrafi sınırlar bize hep Kars’ı anımsatmıştır.
Bir süre sonra tekrar Kars’a ziyaret etme fırsatı buldum. Kars için en uygun mevsim olduğunu düşünüyorum. Yeşillikler arasında dolaşırken birçok renkli çiçek gördüm ve özellikle sarı renk tonları dikkatimi çekti. Uçaktan bakınca bu çiçekleri aspir veya kanola bitkisi olarak yanıltmıştım. Ancak gerçekte bu çiçeklerin hardal bitkisi olduğunu öğrendim.
Bu sefer ziyaretimde dikkatimi çeken bir bitki olan mavi kantaron oldu. Kars’ta doğal olarak yetişen bu bitkiden yağ ve kurutulmuş halini üretmek için bir kadın kooperatifi kuruluyor. Kars Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ve ABC Deterjan’ın destekleriyle kurulan bu yapı, kadınların iş fırsatlarına olan katkısını ve yeni ürünlerin tanıtımını sağlayacak.
Kars aynı zamanda tarım ve hayvancılık açısından önemli bir şehir olmanın yanı sıra zengin bir tarihe de sahiptir. Tarihi değerlerin korunmasına büyük katkı sağlayan isimlerden olan Prof. Dr. Metin Sözen’in çalışmaları da bu kimliğin oluşmasında önemli bir rol oynamıştır.
Son dönemde başlayan tren turları ve turizm faaliyetleri şehrin tanıtımına olumlu katkılar sağlıyor. Kars’ın geçmişteki terk edilmişliğinden ve geri kalmışlığından şehrin yeni projelerle canlandığını görmek sevindirici. Özellikle peynir ürünleri alanında yaşanan gelişmeler dikkat çekici.
Kars’ın mera şehri olması hayvan yetiştiriciliği için avantajlar sağlıyor. Çıldır Gölü turizm açısından önemli bir potansiyele sahipken, bölgedeki endemik bitkilerin korunması ve tanıtılması da önem arz etmektedir. Kısacası Kars, zengin doğal ve kültürel mirasıyla keşfedilmeyi bekleyen bir şehirdir.
