USD36,64
%0.09
EURO39,89
%0.19
EURO/USD1,09
%0.27
BIST10.840,59
%1.05
Petrol70,58
%1
GR. ALTIN3.516,66
%-0.04
  1. Haberler
  2. Sağlık Turizmi
  3. Beyninizin tatlı oyunu!

Beyninizin tatlı oyunu!

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Beyninizin tatlı oyunu! Stres altındayken neden karbonhidratlara yöneliriz?

Sizce mutluluğun formülü karbonhidratlardan geçiyor olabilir mi? Kendinizi kötü hissettiğinizde neden canınız hemen bir tabak makarna, bir dilim kek veya çıtır çıtır bir simit çekiyor hiç düşündünüz mü? Ruh sağlığı, depresyon ve karbonhidrat tüketimi arasındaki ilişkiyi aslında hem biyolojik hem de psikolojik faktörlerle açıklamak mümkün. Bu bağlantı özellikle serotonin üretimi, kan şekeri dengesi ve duygusal yeme davranışlarıyla ilişkili. Bu ilişkiyi duygusal bir kısır döngü olarak da tanımlayabiliriz. Gelin bu döngüde rol alan faktörleri adım adım inceleyelim.

Serotonin, mutluluk ve sakinlik hissiyle ilişkili bir nörotransmitterdir, kendisi âdeta bir ‘iyi hisset’ hormonu gibidir. Karbonhidratlar ise beynimizin ‘mutluluk anahtarı’ olan serotonin üretiminde önemli bir rol oynar. Karbonhidrat alımı, triptofan adlı aminoasidin beyne taşınmasını kolaylaştırarak serotonin sentezini destekler. Depresyonda olan bireyler, kendilerini daha iyi hissetmek için bilinçli ya da bilinçsiz olarak karbonhidrat açısından zengin gıdalara yönelebilirler. Aman dikkat! Bu seçimler elbette geçici bir mutluluk sağlar, fakat ardından gelen düşüş kendinizi daha kötü hissetmenize sebep olabilir. Bir dilim beyaz ekmek ya da bir tabak makarna yediğinizde, beyninizde serotonin seviyeleri yükselebilir ve aslında bu kısa süreli bir kurtuluş gibidir. Ama buradaki yanıltıcı nokta, bu rahatlamanın uzun sürmemesidir. Basit karbonhidratlar hızlıca enerji verir ama aynı hızla da çöküşe sebep olabilir. Bu da az önce bahsettiğim gibi sizi ‘tatlı bir kısır döngü’nün içerisine sokar.

BİR TABAK MAKARNAYA KİM HAYIR DER?

Her zaman sadece karnımız aç olduğu için yemek yemeyiz. Öfke, depresyon, sinir, kızgınlık, stres gibi bazı durum ve duygular da yeme durumumuzu tetikleyebilir. Duyguları hafifletmek için seçilen besinlere de ‘comfort food’ yani iyi hissettiren besinler denir. Herkesin bir ‘konfor gıdası’ vardır; hamburger, pizza, makarna, patates kızartması ilk aklıma gelenler… Bu gıdalar, beynin ödül merkezini harekete geçirir ve dopamin salgılanmasına neden olur. Fakat özellikle fastfood yiyecek seçiminin sadece duygusal değil aynı zamanda fizyolojik bir bağımlılık yaratabileceğini hatırlayın. Karbonhidrat açısından zengin, yüksek kalorili ‘konfor gıdalar’ geçici bir rahatlama sağlasa da uzun vadede kilo alımı ve suçluluk hissi gibi durumlarla depresyonun daha da derinleşmesine yol açabilir. Gelelim işlenmiş gıdalara. Tatlandırılmış içeceklerin, paketli gıdaların, rafine gıdaların ve hamur işlerinin tüketiminin depresyon riskinin artmasıyla ilişkili olduğuna dair de pek çok araştırma olduğunu belirtmek istiyorum. Journal of Clinical Nutrition’da yayımlanan araştırmada, glisemik indeksi daha yüksek gıdaların depresyon riskini artırabileceği belirtiliyor. Araştırmacılar, özellikle postmenopozal yani menopoz sonrası kadınlarda bu durumun depresyon için bir risk faktörü olabileceğini belirtiyor.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Travel Türk Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!