USD36,61
%0.06
EURO39,98
%0.02
EURO/USD1,09
%-0.08
BIST10.575,74
%1.32
Petrol70,14
%0.83
GR. ALTIN3.431,13
%0.01
  1. Haberler
  2. Turizm
  3. Istanbul Arkeoloji Müzesi’nde İskender Lahdi

Istanbul Arkeoloji Müzesi’nde İskender Lahdi

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Arkeologlar, İstanbul’un kültürel simgelerinden biri olarak görülen İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde yer alan İskender Lahdi’nin, şehirdeki kültür turizminin en önemli unsurlarından biri olduğunu ifade ediyor.

İstanbul Arkeoloji Müzesi, sadece yerel halkın değil, pek çok kişinin gözünden kaçan paha biçilmez birçok eseri barındırıyor. Dünyanın en büyük müzeleri arasında sayılan bu müzede, değeri hesaplamanın mümkün olmadığı İskender Lahdi bulunmaktadır. Bununla birlikte, Ağlayan Kadınlar, Tabnit, Satrap ve Likya Lahdi de görülmesi gereken diğer önemli eserler arasında yer alıyor. Arkeologlara göre, müzenin en önemli parçası olan İskender Lahdi, aynı zamanda İstanbul’un sembollerinden biri olmuş durumda. İskender’in ayak izlerini araştırmak isteyen turist grupları için, bu eser paha biçilemez bir değer taşımakta.

Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde, İstanbul’daki tarihi eserler ve kalıntılar yağmalanarak Avrupa’ya götürülse de, başarılı arkeologların çabaları sayesinde pek çok eser kurtarılmış ve günümüze kadar ulaşabilmiştir.

iskender-lahdi,-istanbul’-001.jpg

BÜYÜK İSKENDER HAKKINDA
Büyük İskender, 32 yaşında hayatını kaybetmesine rağmen üç kıtada fetihler gerçekleştirerek dünya haritasını yeniden şekillendirmiştir. Mısır’dan Hindistan’a kadar uzanan toprakları yönetmiş ve tüm bunları 2.000 yıldan fazla bir süre önce gerçekleştirmiştir. Tarihte ‘efsane’ olarak anılan hükümdarların başında gelmektedir. M.Ö. 323’teki ölümünden önce, 20 yaşında Makedon Krallığı’ndan güçlü Ahameniş (Pers) İmparatorluğu’nu fethetmek üzere yola çıkmıştır.

Büyük İskender, Pakistan sınırlarına kadar uzanmış ve günümüz Irak’ındaki Babil’de yaşamının sonlarına gelmeden önce Hindistan’a da geçmiştir. İki bin yıl sonra, Mısır, Türkiye ve Pakistan gibi yerlerde gezginler onun mirasıyla karşılaşabilirken, 2024 yılında arkeologların Aigai Kraliyet Sarayı’nı ziyaret etmeye açacağı Yunanistan’da da izlerine rastlanacaktır. Anılan saray, Makedon hanedanının merkeziyken, İskender babası II. Filip’in ölümünden sonra burada taç giymiştir. Dünya genelindeki birçok yer, Büyük İskender’le bağlantılı efsaneler taşımaktadır.

iskender-lahdi,-istanbul’-002.jpg

HENÜZ 20’SİNDE MAKEDONYA KRALI OLDU
Cambridge Üniversitesi’nde AG Leventis Yunan Kültürü Profesörü olan Paul Cartledge, İskender’in 32 yıl içinde gerçekleştirdiklerini ‘eşsiz’ olarak niteliyor. Atalarının daha çok diplomasiye yöneldiği yerlerden farklı olarak, İskender ‘dünyanın haritasını zorla yeniden çizen’ bir lider olarak görülmektedir. M.Ö. 336 yılında henüz 20 yaşında Makedonya kralı olan İskender, Filip’in öldürülmesinin ardından Avrupa’da kısa bir süre geçirerek yönetimini sağlamlaştırmış ve Güney Yunanistan ile Balkanlar’daki isyanları bastırmıştır. Ardından, M.Ö. 334 yılında, o dönemde çok güçlü olan Pers İmparatorluğu’nu fethetme hayalini gerçekleştirmek üzere ordusunu Asya’ya sürmüştür.

GİZEMLİ BİR ÖLÜM
İskender, günümüz Türkiye’sinden Orta Doğu ve Pakistan’a kadar uzanan süreçte 10 yıl boyunca savaşmıştır. Pers kralı III. Darius’u yenerek imparatorluğu topraklarına katmaktadır. Artık toprakları Adriyatik Denizi’nden İndus Nehri’ne kadar genişlemiş durumda ve o sadece 30 yaşındadır. Ardından Hint alt kıtasına doğru ilerlemiş ve burada daha fazla fetih gerçekleştirmiştir. Yorgun ordusu ise, isyan etmeden önce Hindistan’a yönelmiştir. Eve dönüş yolunda, iki hafta süren bir hastalığa yakalanmış ve Babil’de yaşamını yitirmiştir. Cesedinin Mısır’a götürüldüğü ve İskenderiye’de gömüldüğü, tarihçiler tarafından ifade edilmektedir; ancak bunun ardından kimse onun nerede olduğunu bilmemektedir. İskender, hiç savaşı kaybetmeyen bir lider olarak anılmakta ve imparatorluğu dağılmış olsa bile, bölgedeki resmi yönetim dili Yunanca olarak kalmıştır.

İskender, ölümünden bu yana neredeyse tanrısal bir statüye ulaşmıştır. Cartledge, “İskender’in başardıklarına başkanlık etmek için olağanüstü bir kişilik gerekir.” diyerek, Cengiz Han’ı da onunla benzer bir lider olarak göstermektedir.

iskender-lahdi,-istanbul’-003.jpgMÖ 323’te Büyük İskender’in imparatorluğunun haritası.

ÖLMEDEN ÖNCE ÇOK FAZLA ŞEY YAPTI
İskender’in mirası sıradan bir tarih dersi değildir. Aslında, dünya sınırlarını zorlayan Makedonyalı bu genç adamın hikayesi, başladığı günden bu yana hayranlık uyandırmayı başarmıştır. Roma döneminde Arrian ve Plutarkhos gibi yazarlar, İskender üzerine biyografiler kaleme almışlardır. İlk olarak Mısır’ın İskenderiye şehrinde üçüncü yüzyılda yazılan ‘İskender Romanı’, büyük bir popülarite kazanmıştır. Bu eser, İskender’in yaşamını konu alan bir roman olarak, Pierre Briant’a göre Arapça ve Farsça gibi birçok dile çevrilmiştir. M.S. 1010 yılında ise Pers şair Firdevsi, İskender’i bir Pers olarak tanımlayan ‘Şehnâme’ adlı eserini yazmıştır.

Bu eser, İskender’in Perslerin Zerdüşt dinini koruduğu bir bağlamda kaleme alınmıştır. Briant, bu kitabın tüm Orta ve Uzak Doğu’da hatta Endonezya’ya kadar yayıldığını ifade etmektedir. Bugün Mısır’ın İskenderiye kentinden Afganistan’ın Kandahar kentine kadar olan birçok şehir İskender’in adını taşımaktadır.

Cartledge, “Bu, onun yaşı ve kat ettiği olağanüstü mesafenin bir bileşimi. Ölmeden önce çok şey başardı. Bugünün Afganistan’ına, Pakistan’a ve biraz da Hindistan’a kadar yol aldı. Her zaman yolunda çok iyi bir ilerleme göstermedi, fakat karşılaştığı engellerin üstesinden geldi.” şeklinde bir yorumda bulunmuştur.

iskender-lahdi,-istanbul’-004.jpgBugün bile insanlar İskender’e hayranlık duyuyor.

KARİYERİNİ İSKENDER’E BORÇLU
Kariyerini İskender’e borçlu olan İngiliz tur operatörü Peter Sommer, hayatının dönüm noktasını İskender’in seyahatlerinin haritasını sınıfta gördüğünde yaşadığını ifade ediyor. “Gençken tarihten nefret ederdim, fakat o ders değişimini yapmamı sağladı” diyor. Eğitim hayatını değiştiren bu olay, Sommer’i antik tarih ve arkeoloji alanında eğitim almaya yönlendirmiştir. İskemder’in eserlerini yeniden canlandırmak amacıyla Türkiye’de 3500 kilometrelik bir yürüyüş yapmıştır. “Ziyaret etmezsem İskender’i anlayamam” diyerek, Türkiye’ye duyduğu aşkı belirtmektedir.

ERKEKLER KADAR KADINLAR DA İSKENDER’İ MERAK EDİYOR
Türkiye ve Yunanistan’da İskender temalı turlar düzenleyen Sommer, katılımcıların cinsiyet açısından karışık olduğunu belirtmekte ve, “Bu turların genelde erkek odaklı olabileceği düşünülse de, İskender’e hayran birçok kadın gezginimiz var.” şeklinde bir açıklama yapmaktadır. İskender’in kazanmış olduğu zaferlerin yanında, kadınlara olan yaklaşımı da dikkat çekmektedir. İssus Savaşı’nda galip geldiğinde, Darius’un ailesini köleleştirmediği, aksine onlara onurlu bir şekilde muamele ettiği biliniyor.

‘GEZGİNLER SÜREKLİ İSKENDER HAKKINDA KONUŞMAK İSTİYOR’
Sommer, gezginlerin İskender hakkında her ortamda konuşmak istediklerini belirtiyor. “Özellikle yüzyıllar boyunca parlayan karizmasından dolayı” diyor. Bir gezgin, Irak’taki kum fırtınası sırasında yaptığı yolculuktan bahsederken şunları söylüyor: “Otobüs durdu, kum yüzüme geldi ve belki de İskender’in de böyle zorluklarla karşılaştığını düşündüm.”

İSKENDER ASLINDA BÜYÜK BİR PROPAGANDACI MI?
Cartledge, İskender’in büyük bir propagandacı olduğuna dikkat çekiyor. M.Ö. 4. yüzyıldaki seferleri sırasında yaptıkları, tarih boyunca hâlâ tartışılan konular arasında. İskender’in birçok katliamına rağmen, halk arasında hayranlıkla anılmaya devam etmektedir. Cartledge, “O, cesur ve karizmatik biriydi ancak korkunç şeyler de yaptı. Eşsiz bir figürdü.” dedi.

IRKÇI BİR MİRAS MI?
Briant ise İskender’i hem Makedon hem de Pers emperyal sistemleri üzerine farklı yorumlayan bir uzman. İskender, Pers İmparatorluğu’nu fethetme konusunda önceden var olan bir durumu değiştiren değil, daha çok var olan imparatorluğun egemenliğini eline alan biri olarak değerlendiriliyor. “Pers kralı 200 yıl önce bölgeyi fethetmişti, dolayısıyla İskender de fetihlerini gerçekleştirirken bu söz konusu imparatorluğu hedef aldı.” diye ekliyor.

Briant, İskender’in fetihlerini değerlendirirken, dönemin tarihçileri tarafından sağlıklı bir şekilde ele alınmadığını ifade ediyor. İskender’in fethetttiği imparatorlukların varlığına dair daha önce yazılı kaynaklara ulaşmak gerektiğini belirtiyor. Bu bağlamda, bugün bile İskender’in başarısı ve imajı, tarihsel önyargılarla şekillendirilmiş bir şekilde öne çıkıyor.

Çok sayıda tarihçinin, İskender’in arka planda bıraktığı etkilerden ziyade, başarı hikâyeleri üzerinden yola çıktığını vurgulayan Briant, onun döneminin önemli figürleri Darius ve onun inşa ettiği imparatorluğa dair bilgi sahibi olunmadıkça İskender’in başarılarını anlamanın zor olduğunu belirtiyor.

DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDA İZLERİ VAR
Günümüzde İran’ı ziyaret edenler, Persepolis, Susa ve ilk başkent Pasargadae gibi imparatorluk kalıntılarını görebilirler. Kuzey Yunanistan’da İskender’in doğum yeri olan antik Pella kenti ve Vergina’daki mezarlar da önemli yerler arasında hüküm sürmektedir. Ayrıca, Olimpos Dağı’nın eteklerinde, İskender’de yola çıkmadan önce Zeus’a kurban sunduğu Dion antik yerleşimi bulunmaktadır.

Sommer, Türkiye’de İskender’in heykelleri ile birlikte, İstanbul Arkeoloji Müzesi’ndeki İskender Lahdi’ni de tanıtmak için önerilerde bulunmaktadır. İskender’in efsanesi, 2000 yılı aşkın bir süredir yaşamaya devam ederken, hala birçok izleyici ve tarih tutkunu üzerinde derin izler bırakmaktadır.

Kaynak: CNN’in ‘How Alexander the Great redrew the map of the world’ başlıklı haberinden derlenmiştir.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Travel Türk Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!