USD38,10
%0.34
EURO43,49
%0.15
EURO/USD1,14
%0.24
BIST9.317,24
%-0.84
Petrol67,85
%3.04
GR. ALTIN4.076,87
%0.33
Hasan SINAY
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Başrolü Geri Almanın Zamanı: Dijital Sürdürülebilirlik Otelciliğin Kalbinde Olmalı

Başrolü Geri Almanın Zamanı: Dijital Sürdürülebilirlik Otelciliğin Kalbinde Olmalı

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Son yıllarda turizm sektöründe her yeni sezon bir öncekini aratıyor. Artan rekabet, yükselen maliyetler, misafire ulaşmanın giderek zorlaşması, düşen erken rezervasyon rezervasyon oranları ve bununla birlikte otel hizmet kalitesinin gerilemesi, Türk otelcisini köşeye sıkıştırıyor. Oysa bu tablo bir ekonomik daralmadan öte, yapısal bir tıkanıklığın habercisi.

Turizmin ülkemizdeki dinamikleri uzun süredir plansızlıktan muzdarip. Kontrolsüz büyüyen otel arzı, yatırımcıların sektörel bilgi ve vizyondan uzak girişimleriyle birleşince; destinasyonlar arası dengesizlik, fiyat/performans zafiyeti, acente ve online satış kanallarına bağımlılık ortaya çıkıyor. Bu da artık yalnızca güncel bir sorun değil, derinleşen bir Türk turizmi krizinin habercisi.

Turizmde başarı, yalnızca sayılarla değil; algıyla, erişimle ve yönetimle şekillenir. Ancak elimizdeki tablo oldukça çarpık: kaliteli hizmet yalnızca belirli destinasyonlara sıkışmış durumda.

Ülkenin geri kalanında bu kalite standardı yakalanamadığı gibi, alt yapı sorunları, ulaşım problemleri, havaalanı yoğunlukları ve artan maliyetler de tüketicinin seyahat kararını etkiliyor.

Daha da önemlisi, Türkiye artık bazı ürün ve hizmet gruplarında yabancı turist için dahi pahalı hale geldi. Alım gücünün düştüğü, fiyatların yükseldiği bir ortamda misafir memnuniyetini sürdürülebilir kılmak güçleşiyor. Üstelik buna politik belirsizlikler ve medya üzerinden yayılan negatif algılar da eklendiğinde, potansiyel misafir daha karar aşamasındayken farklı rotalara yönelmeye başlıyor.

Nitekim dijital veriler bu durumu doğrular nitelikte. Google Trends gibi araçlardan alınan bilgiler, 2025’in ilk çeyreğinde Almanya ve İngiltere’den Türkiye’ye yönelik aramalarda %50’ye yakın bir düşüş yaşandığını gösteriyor. Bu düşüş yalnızca görünürlük değil, ilgi ve niyet kaybı anlamına geliyor. Ve bu, geleceğe yönelik endişe verici bir sinyal.

Turizmde hepimizin üzerinde uzlaştığı bir gerçek var: Makro ölçekte, ulusal düzeyde ciddi adımlar atılması gerekiyor. Ancak bunun yanında, mikro düzeyde yani otel bazında yaşanan sorunlar da çözüm bekliyor. Bir işletme, dış etkenleri tamamen değiştiremese bile kendi sistemini dönüştürerek sürdürülebilir başarıyı sağlayabilir.

Peki bu nasıl olacak?

Bugün Türkiye’de birçok otel, satışlarının %90’ını hatta daha fazlasını acenteler ve OTA’lar aracılığıyla sağlıyor. Bu durum, kısa vadede bir rahatlık gibi görünse de uzun vadede bağımlı hale gelmeye, marka gücünün zayıflamasına ve pazarlama becerilerinin körelmesine yol açıyor. Otellerin pek çoğu, sadece doluluğa odaklanıp, kaliteyi ikinci plana atıyor; rezervasyon alabilmek için fiyat düşürmek dışında bir strateji geliştiremiyor.

Oysa doğru yönetilen oteller, farklı bir yolda ilerliyor. Liyakatli ekiplerle çalışan, gerçekçi hedefler koyan ve stratejik planlama yapan tesisler; pazarlama, satış ve misafir iletişimini kendi bünyelerinde kurarak kendi markasını yönetiyor, özgür fiyatın belirliyor, kendi hikâyesini anlatıyor.

Sektörde yıllardır süregelen acente bağımlılığı, otelin tüketiciyle doğrudan iletişimini zayıflatıyor. Oysa misafir yolculuğu, yalnızca otel konaklamasıyla sınırlı değil. Rezervasyon kararından başlayarak, konaklama deneyimi boyunca ve sonrasında devam eden bir bağ kurulmalı. Bu bağ, dış kaynaklarla değil, otel tarafından kurulmalı ve sürdürülmeli.

Çözüm: Sürdürülebilir Dijital Güçlenme

Otellerin kendi web sitesi üzerinden rezervasyon alabilmesi, kendi çağrı merkeziyle iletişimi yönetebilmesi, dijital reklamlarını kendi kontrolünde olması, sosyal medya hesaplarını içerik ve etkileşim odaklı olarak iç kaynaklarıyla sürdürebilmesi artık bir tercih değil, bir zorunluluk.

Bu sayede sadakat programları geliştirilebilir, yorumlara anlık ve stratejik yanıtlar verilebilir, potansiyel misafire karar anında ulaşılabilir. Ve en önemlisi, tüm bu dijital yapılanma otelin gelirinde en az %20’lik bir artış sağlar. Elde edilen ek gelir, sürdürülebilir dijital operasyonu oluşturmaya ve yönetmeye fazlasıyla yeterli bir kaynak olur. Her yıl gelişerek büyüyen ve artan bir “kar topu” etkisi yaratır.

Sektörde hâlâ çok sayıda otel, bu dönüşümün mümkün olmadığını düşünüyor. Ancak gerçek şu ki, sahip olduğumuz yapay zeka alanındaki gelişmeler, dijital araçlar ve teknolojik altyapılar sayesinde bu sistemler, bugünkü bütçelerle de rahatlıkla hayata geçirilebilir.

Bugün otellerimizin büyük çoğunluğu, sektörde yaşanan değişimlerin gerisinden geliyor. Oysa sürdürülebilir yapı, sadece ekonomik bir gereklilik değil; aynı zamanda bir yönetim anlayışı meselesidir.

Kontrolü başkasına bırakmak yerine; pazarlamayı, satış stratejisini, dijital görünürlüğü ve misafir ilişkilerini kendi bünyesinde yöneten oteller, bugünün değil geleceğin aktörleri olacak.

Bu nedenle artık figüran gibi değil, başrol gibi düşünmenin zamanı geldi. Başrol olan otelin yeniden hikâyeyi yöneten, sahneyi domine eden, seyircinin ilgisini çeken güçlü bir oyuncuya dönüşmesi gerekiyor.

Çünkü turizmde sürdürülebilir olmayan her sistem, sonunda yerini daha güçlü, daha çevik ve daha bilinçli bir yapıya bırakmak zorundadır.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Travel Türk Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!